Blog - book


Biraz da yazalım

Toplumsal Ekoloji


İnsan çevresi ile birlikte insandır. Tek başına varolması veya varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bu nedenle içinde yaşayacağı bir doğaya ihtiyaç duyar ve bu doğa ile sürekli etkileşim halindedir. İnsan ve diğer canlı varlıkların birbirleri ve çevreleriyle olan bu ilişkisi ekoloji bilimini açığa çıkarmıştır.

İnsan doğası gereği zayıf olana hükmetme ve gücü elinde bulundurma arzusu taşır. Bu olay hiyerarşik toplumlarda daha yaygındır. Çünkü bu toplumlar yönetme amacıyla kurumsallaşırlar ve zayıf olanın üstüne basarak yükselirler. Ne yazık ki cansız olarak görülen doğa bu hiyerarşinin en alt basamağındadır ve en çok ezilen o olur. Bu yüzden insanlar devamlı doğayla mücadele halindedir ve doğayı hakimiyet altına almaya çalışır. Doğayı kontrol edince hayatın kolaylaşacağını düşünürler. Bu yüzden hiçbir canlıyı ve cansızı düşünmeden kendi çıkarlarına göre hareket ederler. Teknoloji bunun bir örneğidir. Teknolojinin yararları ve bize kattıkları tabiki de tartışılamaz. Ancak onun yararlarını ve zararlarını birbirinden ayırmak gerekir. Teknoloji ancak çevresel dengeye zarar vermediği zaman amacına iyi bir şekilde hizmet etmiş olur.

Doğa durağan değil devam eden bir süreçtir. Canlı olarak algılanması gerekir. Doğada bir besin zinciri vardır. İnsan aklı sayesinde bu zincire istediği noktada dahil olabilir ve yönü değiştirebilir ki bu insanları doğadaki diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliktir. Cicero “Ellerimizi kullanarak doğanın alanı içinde kendimiz için ikinci bir doğa yaratıyoruz.” demiştir. Yaptığımız bu müdahale çok kritik bir olaydır ve ciddi sonuçlar doğurabilir.

Murray Bookchin’e göre iki çeşit doğa vardır: ilk doğa ve ikinci doğa. İlk doğa içinde insan olmayan vahşi doğadır. Mistik ekolojistler ilk doğayı yüceltirler ve ikinci doğadan nefret ederler. Bu nefretin nedeni ikinci doğanın içinde insanı da barındırmasıdır. Ekolojik sorun insanlar yüzünden bu doğada açığa çıkar. Bu nedenle insan türünü evrimsel bir hata olarak görürler. İnsanları ilgilendiren akıl, bilim ve teknolojiye de karşı çıkarlar. Ancak amaç direk onlara karşı olmak değil ne amaçla kullanıldıkları üzerinde durmak olmalıdır. Aynı şekilde önemli olan insanın doğaya müdahale edip etmemesi değil hangi amaçla müdahale ettiğidir. Çünkü toplum ile doğayı birbirinden soyutlayamayız. Bu nedenle müdahale kaçınılmazdır. Sorgulayacağımız kısım bu müdahalenin etik olup olmayışı olmalıdır. İkisinin birbiriyle nasıl daha iyi çalışacağı tespit edilip uygulanmalıdır.

Doğa ve toplum ikiliğini aşmanın yolu herhangi birine ağırlık vermeden bütünselliklerinin kavranmasıdır. Bu da toplumsal ekolojiyle mümkündür. Toplumsal ekoloji bu ikilemi aşıp toplum-doğa arası içiçelik ve süreklilik sağlar. Burada doğa da bir katılımcıdır. Hiyerarşinin yerine birlikte çalışma vardır. Bu felsefe baz alınarak oluşturulan kentler ekosistemlerine uygun olarak tasarlandıklarından herhangi bir ekolojik sorun çıkma olasılığı minimumdur.

Cheers !!

Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ısığından bir şey kaybetmez..

Kategoriler


> platon

> descartes

> mert-yazi